Romanda hukuk öğrenimini maddi zorluklar nedeniyle yarıda bırakmak zorunda kalan bir öğrencinin adalet anlayışı ele alınıyor...Toplum için bir çıban olarak gördüğü yaşlı tefeci kadını ve tek suçu o anda orada bulunmak olan yaşlı kadının üvey kardeşini baltayla öldüren baş karakter Raskolnikov, şimdiye kadar adım atamadığınız uçsuz bucaksız yollara sizi sokup, kendiyle beraber size de kafayı yedirtecek.
Bıraktığı etkiyi ifade etmek zor... yaşanarak öğrenilecek bir şey bu...Ama bir kez okuduktan sonra Raskolnikov 'u hayatınız boyunca unutmayacak, sizin de içinizde bi' yerlerde bi' Raskolnikov yaşadığını hissedeceksiniz...
Kitapta dikkatimi çeken, altını çizdiğim bazı bölümler :
- "Uysallıkla yazgına boyun eğecek, onu olduğu gibi kabul edeceksin ve her türlü yaşama, sevme, çalışma haklarından vazgeçip, içinde ne varsa boğacaksın!"
- "...bir insanın artık gidebileceği hiçbir yerin olmaması ne demektir, anlıyor musunuz? Çünkü her insanın gidebileceği hiç değilse bir yerin olması gerekmez mi?"
- "Şimdi ona bütün o eski geçmiş, o eski düşünceler, eski ödevler, eski konular, eski izlenimler ve bütün panorama, her şey hatta kendisi bile dipsiz derinliklerde, aşağıda, ayaklarının altında bir yerdeymiş gibi geliyordu."
- "...Bir idam mahkum, ölümünden bir saat önce, galiba şöyle düşünmüş: Eğer yüksek bir yerde bir kayanın üzerinde, ancak iki ayağını koyacak kadar daracık bir yerde oturması gerekse; çevresinde uçurumlar, okyanuslar olsa, sonsuz karanlıklar, sonsuz bir yalnızlık, bitmez tükenmez fırtınalar sürüp gitse bile, o, bir arşıncık yerde ömrü boyunca, binlerce yıl, hatta kıyamete kadar ayakta dursa, yine de öyle bir yaşam, o anda ölmekten daha iyidir.Yeter ki yaşasın! Nasıl olursa olsun yaşasın! Ne büyük bir gerçek! İnsan ne alçak bir yaratıkmış!"
- "...çile ne yüce bir şeydir !"
- "Herkes kendisi hakkında kendisi karar verir ve kendini en iyi aldatabilen, herkesten daha neşeli yaşar."
0 yorum :
Yorum Gönder
Yorumun denetlendikten sonra görüntülenecek...Teşekkürler!